13 Aralık 2012 Perşembe

Radamel Falcao: Nam-ı Diğer Tiger

Hiç kuşkusuz dünya futbolunun 1 numarası Lionel Messi, 2 numara ise Cristiano Ronaldo. Ama bir adam var ki en azından benim için ''Gerçek'' Ronaldo'dan sonra gelmiş en büyük 9 numaralardan biri. Yani Atletico Madrid'in Radamel Falcao'su.

Serüveni Millonarios Bogota'nın 19 yaş altı takımında başlayan Kolombiyalı'yı fark eden ilk kulüp Arjantin'in en büyüklerinde River Plate oldu. 19 yaşında Arjantin'e transfer olan Falcao, dört buçuk yılın ardından oyuncu parlatma merkezi Porto'nun yolunu tuttu. Porto'daki serüveni River Plate'ten biraz daha kısa oldu. İki yılını da Portekiz'de olgunlaşarak geçiren Radamel Falcao, Avrupa Ligi'ni kazanan takımın en büyük parçasıydı. Aslında kendisini transfer etmek isteyen birçok takım olmasına rağmen Avrupa'da yaşanan ekonomik kriz yüzünden elit takımlar kendisi için Porto'nun biçtiği bonservis bedelini ödemek istemedi. Yalnızca başaltı diyebileceğimiz ve Sergio Agüero'yu Manchester City'e satarak kasasını dolduran Atletico Madrid dışında. Ki Atletico Madrid, Kolombiyalı forvetin bonservis bedeline 47 milyon Euro ödediği için asla pişman olmayacaktı.

Gregorio Manzano yönetiminde sezona kötü başlayan Atletico Madrid, zararın neresinden dönersek kardır diyerek eski futbolcusu Diego Simeone'yi takımın başına getirdi ve Atletico Madrid eski başarılı günlerine dönüş sinyali vermeye başladı.

Atletico, 2011-12 sezonunda Avrupa Ligi'ni kazanma başarısı gösterirken Falcao'da ligde oynadığı 34 maçta 24 gol 4 asist, Avrupa Ligi'nde ise 12 gol 2 asistlik performanslarıyla takımının en önemli ismi oldu.

Taraftarların ''kaplan'' lakabını taktığı Falcao 2012-13 sezonuna da iyi bir başlangıç yaptı ve takımının Barcelona'yı şampiyonluk yolunda kovalamasını sağlamak için hergün bir diğerinden muazzam performanslar sergiliyor.















Bu sezon La Liga'da 14 maça çıkan ''9 numara'' 16 gol atıp 1'de asist yaptı. Maç başına 3,7 şut çeken forvetin iki şutundan birinde isabet kaydediyor. Ayrıca söz konusu şutları gole dönüştürmesi oranı ise %30,8. Takım arkadaşlarına verdiği gollük paslar maç başına yalnızca 1 ve maç başına 20.6 pas ortalamasına sahip. Normal bir bakış açısıyla bu kalitede bir forvet için bu iki istatistiğin Falcao için yetersiz olduğunu söyleyebiliriz ancak oluşan bu durumun biraz da Atletico Madrid'in oyun düzeninden kaynaklandığını söylemeliyiz. Radamel Falcao topla buluştuğunda  ilk önce ''nasıl gol atabilirim?'' sorusuna cevap aradığı için takım arkadaşlarını oyuna dahil etmek golü atamayacağından kesin emin olduğu anlarda düşündüğü bir seçenek. Ayrıca Atletico Madrid'de oyunu tamamen rakip ceza sahasına yıkan ve Barcelona yada Real Madrid gibi top kontrolünü oyunun tamamında elinde tutan bir takım değil. Oynadığı maçların hemen hepsinde top kontrolünü rakibe bırakmayı tercih ediyorlar.

En son geçtiğimiz hafta Deportivo La Coruna ağlarına 5 gol birden bırakarak Atletico Madrid adına bir maçta en fazla gol atan oyuncu ünvanını eline geçiren yıldız forvetin bonservisi de maç sonrasında kulüp başkanı tarafından belirlenmiş oldu. Başkan Enrique Cerezo, Kolombiyalı'yı kadrosuna katmak isteyen kulüplerin 60 milyon Euro'yu gözden çıkarması gerektiğini belirtti. 60 milyon Euro kendi özelinde çok uçuk bir bedel. Ancak Atletico Madrid'e 47 milyon Euro'ya transfer olan ve bu dönemden itibaren sürekli üstüne koyan bir futbolcu için normal gibi görünüyor. Ayrıca Arap sermayesinin de şişirdiği bonservis bedelleri Cerezo'nun avuçlarının kaşınmasına sebep olmuş gibi görünüyor.

Şahsen Radamel Falcao'nun sezon ortasına başka bir takıma transfer olmasını beklemiyorum ancak sezon sonunda Real Madrid, Manchester City, Chelsea, PSG gibi uçuk transfer yapabilme potansiyeline saihp takımlar Atletico'nun kapısını aşındırabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

About