31 Ocak 2013 Perşembe

1 - 3 Şubat Maç Yayınları



1 Şubat Cuma

19:00 Akhisar vs Kayserispor - Lig Tv
21:30 Werder Bremen vs Hannover 96 - Trt Haber

2 Şubat Cumartesi

14:45 Queens Park Rangers vs Norwich City - Lig Tv 3
16:00 Kasımpaşa vs Elazığspor - Lig Tv
16:30 Mainz vs Bayern Münih - Trt Haber
17:00 Newcastle United vs Chelsea - Lig Tv 3
19:00 Antalyaspor vs İBB - Lig Tv 2
19:00 Bursaspor vs Galatasaray - Lig Tv
19:30 Fulham vs Manchester United - Lig Tv 3
19:30 Hamburg vs Eintracht Frankfurt - Trt Haber
23:00 Granada vs Real Madrid - Ntv Spor

3 Şubat Pazar

13:00 Malaga vs Zaragoza - Ntv Spor
13:30 Orduspor vs Gençlerbirliği - Lig Tv
16:00 Eskişehirspor vs Mersin İdman Yurdu - Lig Tv 2
16:00 Trabzonspor vs Gaziantepspor - Lig Tv
16:30 Nürnberg vs Mönchengladbach - Trt Haber
18:00 Manchester City vs Liverpool - Lig Tv 3
18:30 Bayer Leverkusen vs Borussia Dortmund - Trt Haber
19:00 Fenerbahçe vs Sivasspor - Lig Tv
20:00 Valencia vs Barcelona - Ntv Spor
22:00 Atletico Madrid vs Real Betis - Ntv Spor




30 Ocak 2013 Çarşamba

2013 Şampiyonlar Ligi Final Topu


İngiltere Futbol Federasyonu'nu 1863 yılında kurulmuştur. 150. yıl kutlamaları sebebiyle 2011'den sonra tekrar Webley'de oynanacak Final için üretici sponsor Adidas'ın tasarladığı top ise oldukça hoş görünüyor.

Maç Yayınları - 30 Ocak Çarşamba



18:30 Sivasspor vs Fenerbahçe - Atv
19:00 Togo vs Tunus - Eurosport
19:00 Cezayir vs Fildişi Sahili - Eursport 2
20:30 MP Antalyaspor vs Mersin İdman Yurdu - A Haber
21:45 Arsenal vs Liverpool - Lig Tv 2
22:00 Manchester United vs Southampton - Lig Tv
22:00 Real Madrid vs Barcelona - Trtspor

29 Ocak 2013 Salı

Transferler Sonrası Galatasaray

Malumunuz Sneijder ve hemen arkasından gelen Drogba transferleriyle birlikte çok enteresan bir kadro yapısı oluştu Galatasaray'da. Genel olarak herkes Sneijder'in transferini bir ihtiyaç olarak görürken, Drogba'yı ise zaten en güçlü olunan bölgeye yapılmış gereksiz bir transfer olarak değerlendirenler oldu.

Sneijder transfer edilerek bir taşla kuş katliamı yapıldı. Yaratıcı oyuncu, ceza sahası dışından şut, Selçuk'u oyun içinde baskıdan kurtarma, rakipler üzerinde baskı, prestij... Bu liste bitmez.

 Tabiki Elmander, Umut ve Burak üçlüsü gayet kaliteli oyuncular. Ancak özellikle Umut ve Burak'ın oyun yapıları, geçtiğimiz yıl oynanan ve göze de oldukça hoş gelen oyunu bu yıl oynamamıza pek müsade etmedi. İki oyuncunun da topu önlerine istemeleri ve oyunlarını koşu üzerinden şekillendirmeli bu sorunun en büyük kaynağıydı. Tabi bu konuda suç Umut veya Burak'a yüklenebilir mi? Kesinlikle hayır. Ama birşeyler yapılmalıydı ve bunun için de marketten hem bu eksikleri giderebilecek hem de ŞL'de daha ilerisini hedefleyen takıma gerçek anlamda katkıda bulunabilecek tek isim vardı; Didier Drogba.

Bu iki transferle birlikte Galatasaray'ın oyun anlayışı ve şablonu ciddi anlamda değişecektir diye düşünüyorum. Fatih Terim'in ne oynatacağını yada ne oynatması gerektiğini değil de böyle bir kadro elimde olsa mevcut performanslarıyla Schalke 04 maçında kimleri oynatırdımı düşündüm ve şöyle bir diziliş gözümün önünde canlandı:


Bu kadroyu ŞL maçlarını düşünerek kurduğum için yabancı sınırlamasını umursamadım ve 7 yabancı kullandım.

Muslera'dan vazgeçemezdim. Defansta ise mevcut performansıyla Riera'yı kesecek bir oyuncu yok kadromuzda. Ujfalusi'nin sakatlığını da baz alacak olursa savunma tandemi de bozulmayacak. Sağ bekte her ne kadar Sabri, 2. yarıda kaliteli oyunlar oynasa da Eboue'nin böyle bir dizilişte tüm koridoru kullanma konusunda Sabri'den daha iyi bir seçenek olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Eboue, ligde bu sezon yüzümüzü pek fazla güldürmese de kader maçlarındaki performanslarını beğeniyorum.

Orta sahaya gelelim. Fatih hoca yapar mı bilmiyorum ama ben mevcut düzeni bozuyorum. Kanatlı 4 orta saha yerine üç orta sahaya geçip Melo'yu top rakipteyken saf bir ön libero, top takımdayken de şimdiki gibi bir orta saha oyuncusuna çeviriyorum. Hamit, top rakipteyken sağ içi kontrol ediyor. Selçuk ise sol içi. Top bize geçtiğinde ise savunmadan gelen ilk topları Selçuk alıyor ve takımın merkezine geçiyor. Yani dizilişteki Melo'nun yerine. Sneijder ise top rakipteyken orta sahaya kayıyor. Top takıma geçince Selçuk'la forvetler arasındaki köprü. Yani FM diliyle AMC.

Forvetler hala çift. Tek forvetli dizilişler oldum olası canımı sıkmıştır. Hoca da pek sevmez zaten. Umarım çift oynar ve bu ikiliyi kullanır. Mevcut beş forvet arasından gole en yakın iki ismi seçtim. Drogba ve Burak. Hakan ve Arif gibi olacaklar. Drogba, hedef forvet. Burak, karıştırıcı.

FM'de bu dizilişi deneyen arkadaşları bol 7+lı maçlar bekliyor diye düşünüyorum :) .

Drogba'da Geldi!!!




Ocak ayı hem beden hem de akıl sağlığı açısından çok şeyler götürdü Galatasaray taraftarından. Önce Sneijder'le başlayan yaklaşık iki haftalık bekleyiş. Sonunda geldi de rahatlar gibi olduk. Rahatladık demeye dilim varmıyor çünkü tam Sneijder'i sindirmeye başlayacaktık ki birden Drogba mevzusu yeniden patlak verdi.

Drogba, Çin'e gitmeden önce de istediğimiz bir efsaneydi. Ancak senelik 20 M€'luk teklifle baş edebilmemiz mümkün değildi. Zaten Shangai Shenhua'da baş edemedi ve bozulan ekonomisi yüzünden ne Anelka'nın ne de Drogba'nın maaşlarını ödeyebildiler. Uzak Doğu'daki hayata alışamayan bu iki oyuncudan Anelka, soluğu İtalya'da aldı ve Juventus'a katıldı. Drogba'nın ise önünde birçok tercih vardı. Eski takımı Chelsea, İtalyan devleri Milan ve Juventus Fildişili efsaneyi kadrolarına katmak istiyordu.

Chelsea'nin Drogba'ya nasıl bir teklif sunduğunu bilmiyorum ama geçtiğimiz yıl Drogba'ya istediği kontratı önermediklerini göz önüne alınca Drogba'nın onları reddetmekte zorlanmayacağını kolaylıkla anlayabiliriz. İtalyanlar'dan ise kısa vadeli düşünen Juventus, 2012-2013 sezonunun sonuna kadar yıldız futbolcu için 2.5 M€ teklif etmiş. Milan'ın teklifi ise bizim teklifimize biraz daha yakın, 1.5 yıl için 6 M€ teklif ettiği söyleniyor( En azından Bülent Timurlenk öyle söylüyor :)).

Drogba'nın bizim teklifimizi kabul etmesindeki en önemli faktörün ben de para olduğunu düşünüyorum. Sonuçta en yakın tekliften 4.5 M€ daha fazla teklif ediyoruz ve cüzzi bir vergi oranı olduğu için paranın neredeyse tamamı cukka olacak.

Tabi tüm bunlar beni ilgilendirir mi? Aslında Adnan Polat döneminde olsaydık tedirgin olmayı bırakın içim içimi yerdi. İstikrarsız bir yönetim ve buna paralel olarak istikrarsız bir şekilde yönetilen Florya. Ama durum şuan öyle değil. Florya'da İmparator ve başkanlık koltuğunda kapitalizmin kitabını yazmış isimlerden Ünal Aysal. Bu iki isim ve takımın bu sezon gösterdiği performans olmasa da bulunduğu konum(Lig ve ŞL) ilerisi için umutlanmamıza yetiyor.

Şampiyonlar Ligi'ndeki rakibimiz Schalke 04, devre arasında oldukça kan kaybetti. Takımda yer alan oyunculardan gelen sakatlık haberlerinin üzerine daha önce yeni sözleşme teklif edilmeyen ve sezon sonu Tottenham'a gidecek olan L. Holtby'nin hemen gönderilmesi umarım Gelsenkirchen ekibini sarsar. Ayrıca yine ilk devrenin son haftalarına girilirken Schalke 04'ün hocasını yollayıp yola genç takım hocasıyla(en azından sezon sonuna kadar) devam etme kararı aldığını hatırlamak gerekir. Yaptığımız transferlerle yarattığımız algı ve rakibimiz durumu çeyrek final yakın meşaleleri yakın dedirten cinsten.

Ligde ise geçtiğimiz sezona göre koparılması daha zor(bunun sebebi Galatasaray'ın kendisidir) olmasına rağmen bir sezon geçiriyoruz. Beşiktaş maçında geçen seneki futboldan gösterdiğimiz küçük küçük pasajları diğer maçlarda da gösterebilirsek ilk yarıya oranla daha rahat bir ikinci yarı geçirebiliriz.

Biraz mantıklı düşünebildiğim anlarda bunları yazabildim. Şimdi yine youtube'a girip Sneijder ve Drogba videoları izleyerek keyifleneceğim :).

28 Ocak 2013 Pazartesi

Galatasaray - Beşiktaş



Maç sırasında o kadar enteresan gelişmeler yaşandı ki gece yazmaya başladığımda tamamen maça odaklanamadığım için yazıyı bugüne bırakmaya karar verdim. Sneijder'in üzerine Drogba söylentileri iyice ciddileşince ve KAP bildirimi yapılınca insanın eli ayağı birbirine dolanıveriyor.

Maça dönecek olursak, ısınma sırasında tribünlerde yoktum ancak Sneijder'in tribünlere çağırıldığı anlarda çok iyi bir sinerji oluşmuş arenada. O sinerji ve Galatasaray'ın derbilere baskın basanındır düsturuyla başlamasıyla birlikte gol de erkenden geliverdi. Golü atanın Emre Çolak, asist olmasa da pozisyonu hazırlayan kişinin Sabri olması ayrıca güzeldi. İkisinin de hissettikleri baskıyı bir nebze olsun azaltabilmek için bunlara çok ihtiyaçları vardı. 

Golden sonra biraz sakinleştik takım olarak. Zaten Almeida'nın olmayışı yüzünden takımın altını üstüne getiren Samet Aybaba'nın sayesinde rahat bir maç geçiriyorduk ki ilk yarının sonlarına doğru gelen Riera golüyle iyice rahatladık. 

İkinci yarıysa oldukça tatsız başladı. Korner organizasyonu sonrası yediğimiz golle moraller biraz bozulsa da aslında Beşiktaş'ın maçı çevirebilecek bir görüntüsü yoktu sahada. Golden sonra ise 57. dakikada Sneijder'in oyuna dahil olması maç öncesindeki sinerjinin tekrar yaşanmasını sağladı ancak 4 dakika sonra Melo'nun oyundan atılması herkesin tadını kaçırdı.

Aslında pozisyonun tekrarını eve dönünce izlediğimde Melo'nun herhangi bir suçu olmadığını görsem de sıcağı sıcağına verilen kararla Melo'nun oyundan atılmasına pek de diyecek bir lafım yok. Kırmızı kartın maça etkisinden bahsedecek olursak Beşiktaş'ın yakaladığı avantajı kullanamadığını söyleyebiliriz. Eğer Fatih Terim, iki değişiklik hakkını kullanmamış olsaydı maç büyük ihtimalle çok daha farklı bir skorla bitebilirdi. Yaklaşık 35 dakikayı 1 kişi eksik olarak hem de ligin açık ara en tempolu takımına karşı oynamak ve bu dakikadan itibaren rakibe hiç pozisyon vermemek ise galibiyetten sonra sevindirici olan bir diğer nokta.

Sneijder'e tekrar dönecek olursak transfer olduğu günden bu yana yaratmış olduğu sinerjiyi, Melo'nun kırmızı kart görmesi ve maçı forvetsiz tamamlamamız nedeniyle sahada gösteremedi ama önümüzde daha 3.5 sene var. Sıkıntı yapmaya gerek yok. Kalite ortada.

Maçın dışına çıkacak olursak da lütfen Drogba gibi bir transferin gelişmelerini maç anında öğrenmezsek çok iyi olur. İnsan nereye odaklanacağını şaşırıyor :). 

26 Ocak 2013 Cumartesi

26-27-28 Ocak Maç Yayınları



26 Ocak Cumartesi

13:30 İBB vs Bursaspor - Lig Tv
16:00 Gençlerbirliği vs Akhisar - Lig Tv
16:30 Augsburg vs Schalke 04 - Trt Haber
17:00 Fildişi Sahilleri vs Tunus - Eurosport
19:00 Gaziantepspor vs Fenerbahçe - Lig Tv
19:30 Freiburg vs Leverkusen - Trt Haber
20:00 Cezayir vs Togo - Eurosport
23:00 Deportivo La Coruna - Valencia - Ntv Spor

27 Ocak Pazar

13:00 Real Madrid vs Getafe - Ntv Spor
13:30 Kayserispor vs MP Antalyaspor - Lig Tv 2
14:00 SB Elazığspor vs Trabzonspor - Lig Tv
16:00 Mersin İdman Yurdu vs Sivasspor - Lig Tv 2
16:00 Parma vs Napoli - Trt Spor
16:30 Hamburg vs Werder Bremen - Trt Haber
18:30 Stuttgart vs Bayern Münih - Trt Haber
19:00 Galatasaray vs Beşiktaş - Lig Tv
19:00 Fas vs Güney Afrika - Eurosport
20:00 Barcelona vs Osasuna - Ntv Spor
22:00 Athletic Bilbao vs Atletico Madrid - Ntv Spor

28 Ocak Pazartesi

19:00 Eskişehirspor vs Orduspor - Lig Tv
19:00 Nijer vs Gana - Eurosport
19:00 Demokratik Kongo vs Mali - Eurosport 2

* İngiltere Premier Ligi 24. hafta maçları, Federasyon Kupası'nda(FA Cup) 4. tur maçları oynanacağından 29 Ocak Salı günü oynanacaktır.




24 Ocak 2013 Perşembe

Maç Yayınları - 24 Ocak Perşembe



17:00 Gana vs Mali - Eurosport
18:30 Eskişehirspor vs MP Antalyaspor - A Haber
20:00 Nijer vs Demokratik Kongo - Eurosport
20:30 Trabzonspor vs Mersin İdman Yurdu - A Haber
21:00 Real Betis vs Atletico Madrid - Trt Spor
23:00 Malaga vs Barcelona - Trt Spor

22 Ocak 2013 Salı

Maç Yayınları - 23 Ocak Çarşamba


17:00 Güney Afrika vs Angola - Eurosport
17:30 Sivasspor vs 1461 Trabzon - A Haber
20:00 Fas vs Kape Verde - Eurosport
20:30 Fenerbahçe vs Bursaspor - Atv
20:30 Sevilla vs Zaragoza - Trt Spor
22:30 Valencia vs Real Madrid - Trt Spor

Avrupa Fatihi Tek Türk


Special Thanks To @btsdgtsk

GELDİ!!!


















16 Ocak 2013 Çarşamba

En Doğru Adres

Aslında Barça'dan ayrılma kararı aldığında herkes üzülmüştü. Rijkaard'ın düşüşe geçen takımını şaha kaldırıp tarihin en büyüğü yapan adam, istese Barça'da uzun yıllar devam edebilirdi ancak futboldan en azından bir sene uzaklaşmak istediğini açıklayıp Amerika'ya yerleşti.

O'nsuz Barça, kaldığı yerden devam ediyor. Bu sene yine bütün kupaları alırlarsa kimse şaşırmayacak ama Guardiola'nın Bayern Münih tercihi herkesi şaşırttı. Şaşırttı çünkü hem Guardiola'nın açıklamaları yeni sezonda adresin İngiltere olacağını gösteriyordu hem de Chelsea, Manchester City gibi kulüplerin teknik direktör arayışları. Hatta yakın gelecekte emekli olması beklenen Sir Alex Ferguson'un bile yerini dolduracak isim olarak geçmişti Pep.

Bayern Münih, en düşük ihtimal olarak gösteriliyordu ama Katalan hocayı ikna etmeyi başardı. Hala Bayern Münih'te teknik direktörlük görevine devam eden Jupp Heynckes'in sezon sonunda teknik direktörlüğü bırakacağını dönem dönem yaptığı açıklamalarla hissediyorduk. Yerine de Pep Guardiola'nın geçmesinden mutlu olacağını bile söylemişti.

Peki Pep Guardiola'yı Bayern Münih'e gitmeye ikna eden etken(ler) neler olabilir? Aklıma gelenleri paylaşayım:

1. Almanya futbolu: Pep Guardiola'nın öncelikli tercihi olarak belirtilen lig olan İPL'de maçların genellikle fizik mücadeleyle geçmesi ve bu durumun Pep'in teknik direktörlüğüne pek uygun olmaması. Almanya'da da maçlar İspanya'ya oranla daha fazla fizik mücadeleye dayalı oynanıyor ancak bu konuda zirve İPL. Ayrıca Bundesliga'nın giderek daha fazla takip edilen bir lig olması da Guardiola'yı cezbetmiş olabilir.

2. Altyapı: Almanya ve Bayern Münih'in altyapı sistemi, İngiltere takımlarına oranla daha güçlü. Total futbolu Bayern Münih'e monte etmek, İngiltere takımlarına oranla daha kolay olacaktır. Ayrıca Bayern Münih'in futbol anlayışı Barcelona'nın total futboluna en yakın ekol.

3. Finansal Fair Play: Evet, bu da bir etken olabilir. Artık önümüzdeki yıllarda Arap sermayesi sayesinde transfer yapabilen takımlara göremeyeceğiz. Görmeye devam etsek bile, transferler artık eskisi kadar kolay yapılamayacak. Bayern Münih ise bu durumu çoktan halletmiş durumda. İki senedir sezonları kar ederek kapatıyorlar ve bunu zengin başkanlara değil sağlam ekonomik yapılarına borçlular.

İşte bu ve bunun gibi sebepler Pep Guardiola'yı cezbetmiş olabilir. Olmayabilir de belki sadece Almanya deneyimi yaşamak istemiştir bilemeyeceğiz ancak seneye Bundesliga ve Bayern Münih'i takip etmek daha eğlenceli olacak. Bakalım yaşadığı başarıları Barça'daki altın jenerasyona borçlu olduğunu düşünenler mi haklı çıkacak yoksa diğerleri mi? Hangi taraf kazanacak bilmiyorum ama Pep, bence Barça dışında yapabileceği en doğru seçimi yaptı. En azından şimdilik...


11 Ocak 2013 Cuma

Abu Dhabi'de Yapılması Planlanan Stadyum


Eğer bu stadyum gerçekten yapılırsa, gidip bir maç izlemek farz olur.

9 Ocak 2013 Çarşamba

Messi ve Bitmeyen Ballon d'Or Geyikleri


4. kez kazandı. 5 yolda. Onu geçmek için çok iyi bir sezon geçirmek de yetmez. Aynı zamanda çok da fazla sevilmelisiniz de...


Cristiano Ronaldo, şampiyon belli bizim burada ne işimiz var bakışı atmış. Messi'de bu bakışı kaçırmamış gibi :)

Messi'den capslik poz. Yakında yayılır. 



Messi'den capslik bir çalışma daha...



8 Ocak 2013 Salı

2009-2010-2011-2012

Lionel Messi; 2009,2010 ve 2011'den sonra 2012 Ballon d'Or ödülünün sahibi oldu. Sponsoru Adidas'ta hemen bu videoyu yayınladı:

4 Ocak 2013 Cuma

River Plate Günlerinden


Radamel Falcao, 2005 - 2009 sezonları arasında Arjantin'in köklü kulüplerinden River Plate için ter döktü ve  Avrupa kulüplerinin kendisini fark etmesi için bekledi. Tabiki Porto'nun gözünden kaçmayacaktı...

3 Ocak 2013 Perşembe

Liverpool, Steven Gerrard ve Luis Suarez


Liverpool'un yıldızı ve yaşayan efsanesi Gerrard ve takımın bir diğer yıldızı Suarez. İkili 2012-2013 sezonunda Liverpool'u taşımaya devam ediyorlar:

Gerarrd: 6 gol 11 asist
Suarez: 18 gol 7 asist

2 Ocak 2013 Çarşamba

Logodan Dövme


Tutkunu olduğun takıma ait bir parçayı vücudunda taşımak... Fena fikir değil. Logo bunların en klasiği ve forma üzerine dikilen veya yapıştırılan şekliyle pek de sevimli olduğu söylenemez. Detaylarla çekicliğinin arttırılması gerek. Aynen yukarıda gördüğünüz fotoğraftaki Manchester City delisinin yaptığı gibi...

About