12 Ağustos 2013 Pazartesi
Süper Kupa Ait Olduğu Yerde
Dün çok enteresan bir maç izledik. Uzun zaman sonra ilk kez Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında beklenenin aksine daha rölantide bir maç oynadığına tanık olduk. Maçın enteresanlığı da buradan geliyor zaten.
İlk 30 dakikadan hiç mi hiç zevk almadım. Fenerbahçe'nin daha iyiymiş gibi görüntüsünün bunda herhangi bir etkisi yoktu. Keyifsizliğimin sebebi Hamit'in slowmotion oyunundan kaynaklanıyordu. Hamit, geçtiğimiz sezon birkaç Şampiyonlar Ligi maçı dışında sahada hiçbir varlık gösterememişti. Bekledik, bekledik, bekledik... Ondan ümidini kesen çok arkadaşım olsa da hala kendisinden çok şey bekleyenlerdenim. Artık silkele kendini be Hamit!
Maç kadrosunda herkesin beklentisi dışında sahada yer alan ve Chedjou'yu tribüne yollayan Amrabat'ı ise kanat oyunu sebebiyle beğendim ama asist öncesi pas, asist ve şut seçimleri konusunda oldukça yetersiz buldum. Hazırlık maçlarındaki performansı ve Fatih Terim'in kendisine olan güvenini sürekli dile getirmesi Nordin'e yapay bir özgüven enjekte etmiş sanki. Birçok pozisyonda yalnızca kaleye odaklandığı için o kadar kötü tercihler yaptı ki kaleciyle karşı karşıya kaldığında bile nereye nişan alacağını tercih edemeyecek hale geldi. Ama Allah'ı var sol kanadı iyi kullandı.
Bruno Alves'in kırmızı kartından sonra tüm Galatasaraylılar gibi ben de koltuğu yatış pozisyonuna getirip gol ne zaman gelecek diye beklemeye başladım. Bu dakikalarda bizimkiler vasat bir PES/FIFA oyuncusu edasıyla gördüğü yerden kaleyi abandı. Evet abandı. Hemen hemen herkes pası düşünse hücumdaki partnerini kaleciyle karşı karşıya bırakacağı yerde jeneriklik gol peşine düştü. Bu grubun içinde Drogba, Selçuk, Sneijder kimi ararsan hepsi vardı. Nasıl olsa yeneceğiz, bari güzel bir gol atayım kafasındaydı herkes.
Her neyse biz golü beklerken maç uzadı gitti. Zaten 10 kişi kaldılar uzatmalarda daha da fazla yorulurlar diye düşündük ki aynen de öyle oldu. Drogba Hakan Balta'nın pasında( evet pas, öyle orta olmaz çünkü hakkını verelim) darbeli kafa vuruşlarından birini daha yaptı ve günün yıldızlarından Mert'i avladı. Mert'te standart bir Fenerbahçe futbolcusundan daha üst seviyede bir sakinlik var. Bunu da notlara ekleyelim.
1-0'dan sonra zaten rakibinden bir kişi de fazla oynamanın avantajıyla bir gol daha bulup maçı bitirmemiz gereken yerde topu Fenerbahçe'ye verip takım halinde geriye çekildik. Neden?! Tamamen saçmalık. Fatih Terim yedek kulübesinde olsaydı bu durum asla ama asla yaşanmazdı. Bu da Ümit Davala ile Hasan Şaş'ın eksisi olsun. Oyuncu değişiklikleri konusunda iyi müdahale ettiler ama oyun içinde müdahale konusunda biraz eksikler.
Yazıyı buraya kadar okuyunca sanki çok kötü bir takımmışız da bala göte bir golle yenmişiz gibi bir izlenim yaratmış olabilirim ama öyle bir dünya yok! Maçı başından sonuna kadar hakettik ama her şey daha da güzel olabilir. Sürekli gelişen ve her gün daha iyisini ortaya koyan bir takım olmalıyız. İki hafta sonra Şampiyonlar Ligi kuraları çekilecek ve o günlere kadar hazır hale gelmemiz gerekir. Hedefler ortadayken ve kadromuzda buram buram kalite kokan isimler varken daha fazlasını istemek hepimizin hakkı...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder