Az Alkmaar'daki yardımcı antrenörlük kariyerinden sonra Kayserispor'un teklifini kabul eden Shota Arveladze, 1.7.2010 tarihinden bu yana Kayserispor'da teknik direktörlük yapıyor. Teknik direktör şutlamanın ata sporu olduğu ülkemizde 2 yıl üst üste aynı takımda çalışmış olmak ve 3. sezona da yine aynı takımla başlayabilmek her baba yiğidin harcı değil üstelik. Neresinin süper olduğunu İsviçreli bilim adamlarının hala araştırdığı ligimizde Shota'dan daha fazla süredir takımının başında olan hocalar ise şöyle:
Mehmet Özdilek (M.P. Antalyaspor) - 7.11.2008
Ertuğrul Sağlam (Bursaspor) - 2.1.2009
Şenol Güneş (Trabzonspor) - 4.12.2009
Bu bilgiyi paylaşmamın sebebi ise Kayserispor yönetiminin Shota'ya ciddi bir şekilde güvendiğini göstermek için bunun dışında konuyla hiçbir ilgisi yok.
Önce Ertuğrul Sağlam ve arkasından Tolunay Kafkas ile önce savunma diyen Kayserispor, Shota'nın gelişiyle birlikte farklı bir yapıya bürünmeye başladı. Zaten bu da kaçınılmazdı. Hollanda'da 6 yıl futbol oynamış ve yine aynı ülkede iki yıl yardımcı antrenörlük yapmış bir futbol adamından bahsediyoruz. Elbette bu ülkenin ekolünden etkilenecekti. Ancak o ekolü takıma monte edebilmek için gerekli yapıyı bir türlü kuramadı takımına. Ve kendisinden önceki teknik direktörlerin bıraktığı mirasları yedi iki yıl boyunca. Miras yavaş yavaş tükenirken takımda daha az savunma yapabilen bir takıma büründü. Bu da Hollanda ekolünün bir yansıması olarak kabul edilebilir. Sahaya 4-3-3 dizilen, sürekli hücumu düşünen ve eğer üst düzey değilse biraz da savunmadan ödün veren bir yapı. Tabi ülke standartlarımızda bu sistemi uygulayabilecek oyuncular mevcut değil. Shota'da bu açığı, altyapı eğitimini yurt dışında almış fakat yetiştiği ülkelerde birinci lig seviyesindeki takımlar tarafından tercih edilmeyen futbolcuları takıma katarak çözme yoluna gitti. Yanına da yine aynı şekilde kısmen Hollanda ekolünden gelen yada bu sisteme yakın yabancı futbolcular yerleştirdi. Kağıt üzerinde mantıklı ve işletilebilir bir sistem gibi görünüyor ancak işler Shota'nın istediği gibi gitmedi.
Savunma mirasını yavaş yavaş tüketen Shota'nın Kayserispor'u, işin hücum kısmında istediği etkiyi gösteremeyince 2010/2011 sezonunu 51(Tolunay Kafkas'ın son sezonu ile aynı), 2011/2012 sezonunu ise 44 puanla tamamladı. Yeni sezona ise 1 beraberlik 2 mağlubiyetle başladı ve attığı 1 gole karşılık kalesinde 5 gol gördü. Son maçı olan Akhisar Bld. Spor maçında ise ilk yarıyı neredeyse net 5-6 pozisyonla kapatan takım, maçın son dakikasında yediği golle sahadan 1-1'lik skorla ayrıldı ve sabırsız Türkiye taraftarı Shota'nın kellesini istedi.
Normalde takımların sezonun bu zamanlarında teknik direktör değişikliğine gitmelerini doğru bulmam ancak Kayserispor açısından olmasa bile Shota açısından bu değişiklik doğru bir kariyer hamlesi olabilir. Çünkü 2 senelik ısrarına baktığımızda Shota'nın 4-3-3'ten vazgeçmeyeceğini görüyoruz. Bildiğimiz bir başka şey ise 4-3-3'ün bu ülkede işlemediği. Yakın geçmişte bunu Rijkaard ve Hiddink örnekleriyle acı bir şekilde öğrendik zaten.
Futbolcu ve hakem yapısı 4-3-3'e izin vermiyor çünkü altyapımız sağlam değil. Futbolcularımızın çoğu kariyerleri boyunca doğaçlama oynuyor. Hakemlerimiz ise daha çok rugby maçı yönetiyorlar gibi kan yoksa faul de yok ekolünden geliyorlar. Tüm bunları alt alta dizince tamamen akıcı oyun, ayağa pas, pozisyon bilgisi üzerine kurulu 4-3-3 ise ülkemiz sınırları içerisinde henüz doğmadan ölmüş oluyor. Bir de zemin faktörü var ki onu da unutmayalım. Akıcı futbol için neredeyse pürüzsüz bir zemine ihtiyaç var. Ancak bizim elimizde olan ise köstebek istilasına uğramış sahalar. Yani kader ağlarını örmüş ve Shota'ya sana burada ekmek yok demiş bile.
Toparlayacak olursak ciddi bir şekilde kaliteli bir teknik direktör olduğunu düşündüğüm Shota, yanlış ata oynamış durumda. Hatasız kul olur mu? Tabiki hayır. Tecrübe dediğin şey de zaten hatalar toplamı değil mi? Edirne'nin dışında harikalar yaratan Löw'ü, Hiddink'i de görmedik mi hep beraber? Gördük. Shota'nın Kayserispor'u kısa zamanda sahada futbol oynamaktan çok kavga eden Türk takımına dönüşemeyeceğine göre Türkiye'deki günleri sayılı olabilir. Ancak yakın gelecekte Shota Arveladze ismi, değeri bu topraklarda anlaşılmayanlar arasına katılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder