30 Kasım 2012 Cuma

30 Kasım - 3 Aralık Maç Yayınları


30 Kasım 2012 Cuma
20.00 Galatasaray - Gaziantepspor  Lig Tv
21.30 Fortuna Düsseldorf - Eintracht Frankfurt  Trt Haber
1 Aralık 2012 Cumartesi
14.45 West Ham United - Chelsea  Premier League Tv
16.00 Kardemir Karabükspor - Elazığspor  Lig Tv
16.30 Schalke 04 - Mönchengladbach  Trt Haber
19.00 Akhisar Belediye - Bursaspor  Lig Tv 2
19.00 Orduspor - Beşiktaş  Lig Tv
19.30 Bayern Münih - Borussia Dortmund  Trt Haber
19.30 Reading - Manchester United  Premier League Tv
21.00 Barcelona - Athletic Bilbao  Ntv Spor
23.00 Real Madrid - Atletico Madrid  Ntv Spor
2 Aralık 2012 Pazar
13.30 İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Sivasspor  Lig Tv
16.00 Antalyaspor - Mersin İdman Yurdu  Lig Tv
16.00 Lazio - Parma  Trt Spor
16.30 Hoffenheim - Werder Bremen  Trt Haber
18.00 Deportivo La Coruna - Real Betis  Ntv Spor
18.00 Norwich - Sunderland  Premier League TV
19.00 Eskişehirspor - Kasımpaşa  Lig Tv 2
19.00 Kayserispor - Fenerbahçe  Lig Tv
3 Aralık 2012 Pazartesi
20.00 Gençlerbirliği - Trabzonspor  Lig Tv
22.00 Newcastle United - Wigan Athletic  Premier League Tv  

GSStore'dan Yeni Kulaklıklar





Hepsi birbirinden güzel olmuş. Zaten GsStore'da yeniden yapılanma sonrası gerçekten kaliteli ürünler çıkmaya başladı. Halkaya kulaklıklar da eklenmiş. Ürünler hakkında daha fazla bilgi almak isteyen tıklasın.

29 Kasım 2012 Perşembe

Ballon d'Or Ödülü İçin Adaylar Üçe İndi


Ballon d'Or ödülü için aday sayısı 3'e indi. Tabiki isimler; Cristiano Ronaldo, Andres Iniesta ve Lionel Messi.

Hatırlatma: Yine bu üçlünün aday olduğu UEFA Yılın Futbolcusu Ödülü İspanyol Andres Iniesta kazanmıştı.

Galatasaray Kuban'ı Yendi


İlk maçta hava muhalefeti nedeniyle takım son dakikada Rusya'ya gidebilmiş ve yorgunluk sebebiyle Kuban'a 91 - 66 yenilmiştik. İlk maçın ertelenmemesi sebebiyle ortam gerildi ve rövanş çok büyük bir önem kazandı. Takım bu durum karşısında çok sağlam bir performans ortaya koydu ve 24 sayı farkla maçı 76-52 kazandı.


Her ne kadar 1 sayı farkla ikili averajda Kuban'ın gerisinde kalsak ve grup birinciliğini büyük ihtimalle kaybetsek de hem Kuban hemde kupayı gerçekten isteyen diğer takımlara ciddi bir gözdağı vermiş olduk.


Biraz da tribünlerden söz etmek gerekir. Geçtiğimiz yıl Euroleague'de oynanan maçlardaki kadar doluluk olmasa da yine hatırı sayılır bir seyirci vardı Abdi İpekçi'de ve gerçekten takıma çok iyi destek oldular. Eğer aynı gün kadın voleybol takımımızın Fenerbahçe ile maçı olmasaydı tribünler daha dolu olabilirdi diyebiliriz. Bu arada Fenerbahçe maçı da Galatasaray'ın 3-1 üstünlüğü ile sona erdi.

28 Kasım 2012 Çarşamba

Gheorge Hagi'nin Oğlu Ianis Hagi

Gheorge Hagi'nin oğlu Ianis Hagi, Romanya 15 Yaş Altı Milli Takımı'nda 10 numara giyiyor, kaptanlık yapıyor ve Türkiye 15 Yaş Altı Milli Takımı'na attığı gole de bakın:


Çileği uzaklarda aramaya gerek yok gibi :)

David Beckham Amerika'dan Ayrılıyor


2007 yılının temmuz ayında Los Angeles Galaxy'e transfer olduğunda yer yerinden oynamıştı. Avrupa futboluyla rekabet edemeyen ABD futbolu, yapabileceği en mantıklı işi yapmış ve futbolun en medyatik yüzünü yeni kıtaya getirmişti. 

Ve artık David Beckham'ın Amerika macerası da son buluyor. 1 Aralık'ta oynanacak lig finaliyle birlikte sözleşmesi sona erecek olan oyuncu futbol hayatına Çin, Avustralya yada Avrupa'da devam edecek. Heyecanla bekliyoruz...

27 Kasım 2012 Salı

Milan'ın Yeni Gözdesi: Stephan El Shaarawy

Geçtiğimiz sezon sadece değişik saç stiliyle dikkat çekiyordu. Bu sezon ise attığı goller saçlarının önüne geçti. Evet, Milan'ın son gözdesi Stephan El Shaarawy'den bahsediyoruz.


Bu sezon gerçekten Milanlılar dışında kimsenin böylesine bir çıkış yapmasını beklemediği Mısır asıllı İtalyan futbolcu, geçtiğimiz sezonlarda ofansif orta saha olarak görev alırken bu sezon attığı goller ve gösterdiği performansla daha ileride oynamaya başladı. Forvetin her bölgesinde de oynayabileceğini gösterdi.

Milan taraftarları Mısır asıllı oyuncuya ''Il Faraone'' yani firavun lakabını uygun görmüş. Zaten tipe bakınca da buram buram orta doğu koktuğunu anlayabiliyorsunuz. 

El Shaarawy, Milan'ın Zenit'i deplasmanda 3-2 yendiği maçta attığı golle takımının Şampiyonlar Ligi'nde gol atan en genç oyuncusu ünvanını eline geçirdi. Formda futbolcunun bu sezon ligde ve Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı 19 maçta 12 golü bulunuyor. Fakirlikten elde avuçta ne varsa satan Milan için aranan kan bulunmuş gibi.

Eski Efsaneler Yenisine Karşı Gelemiyor


Adam king beyler. Hadi dağılalım.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Bayernliler Uyurken

Di Matteo'ya Saygı Kuşağı


Chelsea'nin sahibi Roman Abramovich, Roberto Di Matteo'yu kovduktan sonra apar topar Rafa Benitez'i takımın başına getirmişti. Takım, yeni hocasıyla ilk maçında evinde Manchester City'le oynadı ve maç golsüz eşitlikle sona erdi.

Aslında Manchester City maçın bazı bölümlerinde rakibine karşı ciddi bir üstünlük kurdu ve galibiyeti kaçıran taraf oldu. Bu kare de Roberto Di Matteo'ya yapılanın haksızlığın kanıtı niteliğindeydi. Rafa Benitez, ne kadar başarılı olur bilinmez. Zaten takımın başına sezon sonuna kadar idare etmesi için getirildiği de biliniyor. Roman Abramovich'in yaz aylarına kadar Pep Guardiola'yı ikna etmek istediği de bilinen bir gerçek ve sezon sonuna kadar Roberto Di Matteo'nun laneti Rafa Benitez'i bir gölge gibi izleyecek.

25 Kasım 2012 Pazar

Messi Saymaya Devam Ediyor


Barcelona Levante karşısında kazanarak ligde liderliğini sürdürdü ve Real Madrid'le puan farkını 11'e çıkardı. İspanya'da bu iki takım dışında bir takımın şampiyon olma şansı pek mümkün görünmüyor. Atletico Madrid şimdilik Barcelona'nın 3 puan gerisinde şampiyonluk şansını sürdürse de Arda'nın da söylemlerinden hatırladığımız kadarıyla gerçekçi hedefleri Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmek.

Barcelona'nın Real Madrid'le arasındaki puan farkını bu denli açmasının sebebi ise hepimizin bildiği gibi Messi. Arjantinli yıldız Levante karşısında kazanılan 4-0'lık maçta yine perdeyi açan isim oldu ve arkasından ikinci golü de bularak takımını rahatlattı.

2012 yılında attığı gol sayısını 82'ye çıkaran Messi 31 Aralık'a kadar oynanacak 6 resmi maçta 4 gol daha bulması halinde Gerd Müller'e ait rekoru kırmış olacak.

Elazığspor - Galatasaray Karşılaşması Özeti


24 Kasım 2012 Cumartesi

Pitbull'du Panter Oldu



Galatasaray, hafta içinde oynadığı Manchester United karşılaşmasından sonra Elazığspor deplasmanından da enteresan bir maç sonuyla 3 puanı alarak ligde liderliğini sürdürdü.

Fatih hocanın yaptığı rotasyon ve takımın bu sezon lig maçlarında gösterdiği yavaş oyun sebebiyle ilk yarı Galatasaray'dan beklentiler özellikle ilk yarı boşa çıkmıştı diyebiliriz. Elle tutulur pek bir şey bulamadık.

İkinci yarıda ise Riera'nın sol kanattan yaptığı ortada Ivesa'nın ıskaladığı top Yekta'ya çarptı ve kaleye yöneldi. Yekta topu çizgide de tamamlamış olabilir yada çarpan top direk ağlara gitmiş olabilir. Galatasaray bu golle öne geçti ve arka arkaya bulduğu pozisyonlarla ikinci golü aradı ancak Emre, Yekta, Aydın ve Umut'la yakalan ancak akıl almaz şekilde kaçırılan pozisyon sonrasında maçın sonu geldi çattı.

Son dakikada Muslera'nın hatalı çıkışı sonrasında Elazığspor penaltı kazandı ve Muslera bu pozisyonda kırmızı kart ile cezalandırıldı ki bana göre karar sarı kart olmalıydı ama Özgür Yankaya takdir hakkını kırmızıdan yana kullandı.

Galatasaray'ın değişiklik hakkı kalmadığı için kaleye Felipe Melo geçti ve Göksu'nun kullandığı penaltı vuruşunda top sağ köşeden çıkartıp üç puanı Galatasaray'a getirdi. Belki bu sezon Melo'dan oyun anlamında beklediğimiz performansları henüz izleyememiş olsak da Manchester United karşısında gol öncesi isyanı ve penaltı pozisyonunda sorumluluktan kaçmıyor olması eski Melo'nun dönmek üzere olduğunun sinyali gibi görünüyor.

Nesine'den Müthiş Uygulama


Nesine.com 55 ligin maçlarını websitesinden canlı olarak yayınlamaya başladı. Bahis tutarınız ne olursa olsun yaptığınız kuponlarda yer alan maçların varsa canlı yayını websitesi üzerinden takip edebileceksiniz. Ayrıca kuponunuz yatsa bile diğer maçları da izlemeye devam edebiliyorsunuz.

Nesine'yi yaptığı bu müthiş yenilikten dolayı tebrik ediyorum ve diğer sitelerdeki hesaplarımı askıya alıp bahis oynamaya Nesine üzerinde devam etmeye başlıyorum.

Pirlo Başkan Huzursuz


23 Kasım 2012 Cuma

Valencia 2013 Forması


Barcelona ve Real Madrid'den sonra tartışmasız son yılların en başarılı İspanyol kulübü olan Valencia, haftasonu Malaga maçına yeni formalarıyla çıkacak. Oldukça başarılı bir forma. Hollanda'nın dizaynlarını hatırlatsa da turuncu Valencia'nın da her zaman kullandığı renklerden. Başarısız deplasman ve alternatif formalar üreten ülke kulüplerimizin dikkatine.

Futbol Emektir


Futbol oynamak için Nike, Adidas veya Puma'nın teknolojinin son harikası bir futbol topu üretmesine gerek yoktur. Bazen çam ağacından düşen bir kozalak yada fotoğraftaki gibi bir top size müthiş anlar yaşatabilir...

22 Kasım 2012 Perşembe

Rafa Benitez Chelsea'de

''Chelsea gerçekten büyük bir kulüp ancak teknik direktörlük görevine devam ettiğim Liverpool'a olan saygımdan dolayı her ne sebepten olursa olsun Chelsea'de çalışmayacağım.'' Rafa Benitez - 2007


Liverpool taraftarı Fernando Torres'in Chelsea'ye transferi sonrası oldukça kızmış ve Fernando Torres formalarını yakarak İspanyol futbolcuya olan tepkilerini göstermişlerdi. Umarım Rafa Benitez, ligin 34. haftasında Anfield Road'da oynanacak maça kadar görevinin başında kalır da bizde renkli ve bol tepkili bir mücadele izleriz.

21 Kasım 2012 Çarşamba

Galatasaray 1-0 Manchester United


Aslında koregrafi maçın özeti gibiydi. 1993 yılındaki eşleşmeye atıfta bulunan Ultraslan, galibiyetin parolasını çıkarmıştı. İlk yarı o kadar olmasa da ikinci yarı güzel futbol ve Burak'ın golüyle gelen galibiyet Şampiyonlar Ligi serüveninin devam etmesini sağladı.


20 Kasım 2012 Salı

Manchester United Maçına Saatler Kala


Tam wallpaperlık bir çalışma olmuş. Resmi siteyi tebrik etmek gerek. Arka fonda çalan ŞL müziğiyle birlikte enfes.

14 Kasım 2012 Çarşamba

13 Kasım 2012 Salı

3 Numara İBB'ye Gitti




Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük kariyerine Gençlerbirliği'ndeki yardımcı antrenörlük serüveninden sonra 2007 yılında Kayseri Erciyesspor ile başlamıştı Bülent Korkmaz. Hatırı sayılır bir performansa rağmen takımın kümede kalmasını sağlayamamıştı ama futbolculuğunda olduğu gibi hocalığında da başarılı bir performans çizebileceğinin ilk sinyallerini vermişti.

Kayseri Erciyesspor'dan sonra arka arkaya yanlış tercihlerle önce Bursaspor ve Gençlerbirliği'nde kısa süreli olarak çalıştı fakat başarılı olamadı.

Bu iki başarısız dönemin ardından Galatasaray'ın sıkıntılı süreçlerinden birinde takımın başına geldi. O takımla aslında hiç de fena sayılmayacak bir performans sergilemesine rağmen Adnan Polat döneminin istikrarsızlıkları yüzünden takımdan ayrıldı.

Kendini teknik direktör olarak tekrar kabul ettirmek içinse Kardemir Karabükspor'un teklifine kadar beklemesi gerekiyordu. 2011-2012 sezonuna kötü bir başlangıç yapan Karadeniz ekibini adeta baştan yaratan Büyük Kaptan, takımın başına geçtiği dönemden lig sonuna kadar müthiş bir performans sergileyerek hem takımın ligde kalmasını sağladı hem de ilerisi için çok güzel sinyaller verdi. Kendisinin kırmızı-mavili takımla uzun süre çalışacağı düşünülürken yönetim, saçma sapan bahaneler öne sürerek hocanın şartların kabul etmedi ve hoca da takımdan ayrılma kararı aldı.

Şimdi ise Carvalhal'ın ayrılmasıyla boşalan İBB koltuğuna yerleşti ve tam da istediği ortama sahip bir takıma sahip olabilir. Anadolu kulüplerine oranla daha iyi şartlara sahip bir takım, diğerlerine oranla biraz daha iyi bir yönetim anlayışı ve sıfır taraftar baskısı Bülent hocanın takımı istediği gibi şekillendirmesini sağlayabilir.

Büyük Kaptan'a yeni takımıyla yeni görevinde başarılar...

12 Kasım 2012 Pazartesi

Dani Alves #2


Barcelona'nın başarılı sağ kanadı Dani Alves, henüz İspanyollar tarafından keşfedilmeden önce Bahia formasıyla...

11 Kasım 2012 Pazar

Sakinlik Her Zaman İyi Değildir

Arka arkaya lig ve ŞL'de alınan denge futbolu galibiyetleri Galatasaray'ı öylesine alıştırmış ki bu futbol düzenine Mersin İdman Yurdu maçında bu düzenden vazgeçemeyince iki puan daha uçup gitti.

Sezon başından bu yana MİY, ileride vasat üstü geride ise vasat altı oyunculardan kurulu bir kadroya sahip olmanın dezavantajlarını oldukça fazla yaşadı. Eğer Galatasaray, sürekli ısıran görüntüde olsaydı Akdeniz temsilcisi tıpkı puan kaybettiği diğer 9 haftada olduğu gibi bu maçtada kalesinde oldukça ciddi tehlikeler yaşayacaktı. Maçın başında direkten dönen toplar da Nurullah Sağlam'ın öğrencilerine yardımcı olmadı değil.

MİY gibi savunma zaafı muazzam seviyelerde olan takımlara karşı sakin futbol oynamak ve savunma hattını biraz daha geride kurmak biraz gereksiz oluyor. Zira MİY'de savunma ile forvet arasındaki bağlantıyı kuracak oyunculara baskı yaptığınızda karşılığı çok çabuk alabiliyorsunuz ama top forvet oyuncularına geldiğinde işler o kadar kolay olmuyor çünkü MİY'in forvetleri oldukça tecrübeli ve büyük takım forması giymiş oyuncular. Herkesin gözünü diktiği maçlara da çok daha iyi konsantre oluyorlar. Ki Galatasaray'ın belalısı Mert Nobre'de Ben Yahia'nın kornerden ortasında kafayla golünü atarak MİY'e puanı getiren isim oldu. Pozisyonda Muslera'nın da hatalı olduğunu belirtmekte fayda var. Galatasaray'ın takım olarak sevimsiz bir gün geçirdiğini söyleyebiliriz.

Ancak lig o kadar dengesiz ki Galatasaray oynadığı maçların yarısında puan kaybetmesine rağmen hala en yakın rakibinin 3 puan önünde lider konumda. Galatasaray'ın geçtiğimiz sezona oranla idare eder bir performans sergilediğini düşünürsek ligdeki tablo hiç fena değil ancak artık seri galibiyetler almanın zamanı geldi ve Karabük-Elazığ-Gaziantep serisiyle başlangıç mümkün.

10 Kasım 2012 Cumartesi

Tempo Candır



STSL 11. haftası birbirinin zıttı iki maçla başladı. Bir yanda izleyeni sıkıntıdan patlatan bir Sivasspor - Eskişehirspor mücadelesi, diğer yanda ise ligin başlangıcından itibaren oynanmış en zevkli karşılaşmalardan belkide birincisi olan Beşiktaş - Bursaspor.

Sivasspor - Eskişehirspor maçı için anlatacak pek bir şey yok. Maçın 15. dakikasında bulduğu duran top golüyle öne geçen Rıza hocanın takımı sürekli faullerle Eskişehirspor'u sindirdi ve galibiyeti çaldı. Evet çaldı diyorum çünkü Eskişehirspor'dan 3 puanı çalarken maçı izleyen taraftar ve seyircilerden de 90 dakikalarını çaldı. Sivasspor, Eskişehirspor'a toplam 31 faul yaptı. Evet evet yanlış okumadın 31 diyorum hani şu cenabet sayı olan 31. Bazı liglerde birkaç maçın toplamında bu kadar faul yapılmazken Sivasspor'un yaptığı zaten ülke futbolumuzun problemini ortaya çıkarıyor. Takımların topu kaptırdıktan sonra anında rakibe faul yaparak geride açık vermeyelim anlayışı yüzünden ligimiz izlenemez hale geldi. Bu arada Sivasspor'un da bu maçta toplam 3 sarı kart gördüğünü de unutmayalım. Böylesine tempo katili takımlar karşılarında futboldan anlamayan hakemler bulduklarında bu avantajı gerçekten çok iyi kullanabiliyorlar.

Eskişehirspor'un mağdur olduğu 90 dakikayı değil de diğer kanaldaki Beşiktaş - Bursaspor maçını izleyenler kelimenin tam anlamıyla futbola doydular. Beşiktaş, zaten mevcut oyuncu kadrosuyla tempo futbolunun dışına çıkmaya pek müsait bir yapıya sahip değil. Futbolcularının defosunun ortaya çıkmaması için maçı hep en üst seviyede fizik mücadele içine çekmek zorundalar. Rakip Bursaspor'da siyah-beyazlılara ayak uydurunca da ortaya muhteşem bir maç çıkıverdi. Hani futboldan zerre zevk almayan birine bu maçı izletseniz nutku tutulur ya öyle bir maç işte...

TFF'nin ülke futbolunu daha iyi hale getirmek için haftalarca hatta aylarca süren araştırmalar yapmak yerine kısa vadede 9 Kasım 2012 akşamı oynanan iki maçı izleyip aradaki tek farkı süzebilmeleri yeterli. Onun da adı ''tempo''.

8 Kasım 2012 Perşembe

Sonunda 3 Puan

Galatasaray, Kayserispor ile İBB maçlarında farklı anlayışlarla sahaya çıktığında şaşkınlık içinde olanlar çoğunluktaydı. Cluj maçıyla birlikte bu şaşkınlık yerini bünyede rahatlamaya bıraktı.

Öne geçmenin verdiği avantajı uzun süre kullanan Galatasaray, kalesinde golü gördükten sonra daha önceki üç maçtaki gibi paniğe kapılmadı ve arka arkaya bulduğu iki golle maçı tamamladı ve ŞL'nin ilk galibiyetini elde etti. Bu galibiyet Manchester United'ın Braga'yı deplasmanda mağlup etmesiyle birlikte Galatasaray'ı birden grubun ikinci sırasına yerleştirdi.

Trabzonspor'dayken de Galatasaray'a transfer olduktan sonra da eleştirilen Burak Yılmaz, yaptığı hat-trickle ŞL'deki gol sayısını 4'e çıkardı ve en azından yersiz eleştirileri uzun bir süre sonlandırmış oldu. Bir parantez de Burak'ın attığı ilk iki golde asist yapan Hamit'e ve orta sahada geçtiğimiz sezon Melo'dan sık sık izlediğim performanslardan birini izlememizi sağlayan Yekta'ya açmak lazım. Her iki futbolcuda galibiyetin baş mimarlarındandı.

Şimdi sırada gruptan çıkmayı garantileyen Manchester United ile TT Arena'da oynanacak karşılaşma var. Sir Alex Ferguson'un böyle maçlara ciddi rotasyonlar yaparak çıktığını düşünürsek önümüzdeki maç karşımızda İngiltere'dekine oranla daha farklı bir Manchester United görebiliriz. Alınacak bir galibiyetle de 2. tur adına gerçek anlamda avantajlı konuma geçebiliriz.

Baskılı futbolun yanında beraberliği de iyi oynadığımızda neler yapabileceğimizi bu maçta çok iyi gördük. Tabiki Manchester United ve Braga'yı Cluj ile bir tutamayız ancak unutmamakta fayda var ki Cluj karşısında izlediğimiz Galatasaray'da potansiyelinin tamamını sergilemiş bir Galatasaray değildi.

7 Kasım 2012 Çarşamba

King Harry


Harry Kewell, Galatasaray'la olan sözleşmesi sona erdikten sonra ülkesinin takımlarında Melbourne Victory ile anlaşmış ve 2011-2012 sezonunu bu takımda geçirmişti. Kişisel nedenlerle bu takımdan ayrıldıktan sonra İngiltere Championship takımlarından birkaçıyla adı geçse de hiçbiriyle anlaşmamıştı. 

Son günlerde çıkan haberler ise Harry Kewell'ın yine ülkesinin takımlarından Perth Glory ile anlaşacağı yönünde. Championship bile olsa İngiltere'de futbola devam etmesini daha çok istememe rağmen en azından haftada 3 dakikalık Avustralya özetlerinde de kendisini görmek en azından teselli olacaktır.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Antonin Panenka


Kullandığı penaltının böylesine ayağa düşeceğini bilseydi o penaltı atışını yine aynı şekilde kullanır mıydı acaba?

3 Kasım 2012 Cumartesi

İki Farklı Galatasaray


Maç trafiği, arka arkaya alınan başarısız sonuçlar sonrası güvenin kaybolması, sakatlıklar, sert rakiplere karşı repertuar genişletme amacı, hocanın tercihi, oyunun takımı yönlendirmesi ve birçok sebep daha... Bunlardan herhangi biri mi? Yoksa hepsinden azar azar mı? Bu sorunun cevabını bilmiyorum ama Galatasaray, Kayserispor maçında olduğu gibi İBB karşısında da alışılmışın dışında bir anlayışla sahaya çıktı ve bunu da skor olarak öne geçmenin verdiği avantajla birlikte maçın sonuna kadar sürdürdü.

Oyun pratiği açısından Galatasaray, geçtiğimiz sezon Fatih Terim'in tekrardan takımın başına gelmesiyle birlikte hemen hemen herkesin bildiği bir anlayışla sahaya çıkardı. Bu anlayışı; oyuna hükmeden, topa mümkün olduğunca sahip olan, atabildiği kadar gol atan ve yenilirken bile izleyenlerin takdir edeceği bir anlayış olarak açıklayabiliriz.

Fakat garip bir şekilde Kayserispor ve İBB maçlarında görüldü ki Galatasaray, ezberini bozup farklı bir anlayışla da sahaya çıkabiliyormuş. Bu anlayışı da; rakibin topla oynamasına belli ölçülerde müsade eden hatta belli bölgelere kadar rahat bir şekilde ilerlemesine göz yuman, geride sağlam bekleyen ve kaptığı toplarla ani ataklara çıkan bir oyun anlayışı olarak açıklamak mümkün.

Yukarıda bahsi geçen iki oyun anlayışı da bir takımın aynı maç içindeki seçenekleri arasında olabilir. Hatta elit takım seviyesi diye bahsedilen seviyedeki bir takım olma parolasıyla yola çıkan bir takım için bu iki oyun anlayışını aynı anda sahada sergileyebilmek bir zorunluluktur. Peki Galatasaray bunu neden yap(a)madı? Çünkü bu farkındalığa erişebilmesi için tokat yemesi gerekiyordu ve bunları Braga ve Cluj'dan yedi. Mesela Kayserispor ve İBB maçlarında denenen oyun anlayışı neden Braga veya Cluj maçlarından önce denen(e)medi? Çünkü sarı-kırmızılı oyuncuların böyle bir oyun pratiği söz konusu değildi. Geçtiğimiz sezon ligde takımı bu oyuna itecek bir rakip yoktu. Haliyle takım ve hoca, mevcut anlayışı biraz daha iyi hale getirerek Avrupa'da da başarıları elde edebileceğini düşündü. Ancak sakatlık, formsuzluk vs. gibi durumların yanı sıra rakiplerin sert oyunu Galatasaray'ı beklentilerin altında kalan bir pozisyona soktu.

Şimdi Galatasaray'ın önünde Şampiyonlar Ligi'ni kurtarabilmek için çok kritik üç maç var. Her ne kadar deplasmanda da olsa mevcut puan dezavantajı sebebiyle Kayserispor ve İBB karşısında oynadığı sabırlı oyunu, 90 dakikaların tamamında sergilemesi mümkün değil. Çünkü avantajları sebebiyle bekleyen taraf hep rakipler olacak. İşte bu yüzden Cimbom'un söz konusu üç maçta eski oyun anlayışıyla birlikte repertuarına yeni yeni katmaya çalıştığı sakin oyunu da sergileyebilmesi elzem. Bu harmoni sağlanabilirse bugün olduğundan daha umutlu bakmak mümkün.

Aşağıda Galatasaray'ın bu sezon lig başladığından bu yana oynadığı resmi maçlardaki istatistikleri mevcuttur:

Rakip Topla Oynama İsabetli Şut İsabetsiz Şut
Kasımpaşa 61% 4 10
Beşiktaş 62% 5 4
Bursaspor 57% 7 9
MP Antalyaspor 55% 10 5
Manchester United 52% 6 5
Akhisar 64% 9 8
Orduspor 65% 5 14
Braga 63% 4 11
Eskişehirspor 63% 6 10
Gençlerbirliği 62% 9 9
Cluj 69% 6 18
*Kayserispor 48% 6 10
*İBB 45% 4 6

* Rakiplerle oynanan maçlar Galatasaray'ın alışılmışın dışında bir oyun anlayışı sergilediği maçlar.
- İstatistikler skorist'ten alınmıştır.


2 Kasım 2012 Cuma

About