3 Eylül 2012 Pazartesi

1000. Galibiyet: Galatasaray - Bursaspor



1000. galibiyeti Bursaspor karşısında 3-2'lik skorla aldık. Yine ecel terleri dökerek. Halbuki 3-1 olduktan sonra bu iş bitti demiştik ancak bu yıl sahip olduğumuz kolay gol yeme hastalığımıza henüz ilaç bulamadığımızı bir kez daha anlamış olduk. Umarım ilacı Old Trafford öncesinde içeriz.

Tekrar maça dönelim... Bursa'ya karşı klasik oyun anlayışımız olan atak oyunla başladık ve golü bulana kadar oyunumuzdan ödün vermedik ancak golü bulur bulmaz frene bastık. Bunu en azından takım savunmasını oturtana kadar yapmamamız gerekiyor. Defoyu giderene kadar ki oyun anlayışımız golü bulduktan sonra fren yapan İtalya'ya değil, yakalayınca 15 tane atan Almanya gibi olmalı. Coşkulu oynayan bir takım olduğumuz için böyle anlarda mantıklı değil de akışına bırakarak oynamak daha doğru olacaktır. Tabiki bunu yerel maçlar için söylüyorum. Çünkü hem takım savunmamızın oturmamış olması hem de golü bulduktan sonra frene basıyor oluşumuz rakibi de cesaretlendirmemize ve akabinde kalemizde golü görmemize sebep oluyor.

Bursaspor karşısında geriden ileriye takımı değerlendirecek olursak Muslera'nın yediğimiz gollerde hatalı olduğunu söyleyemeyeceğim. Yine takım savunması ve kademe hatalarından topu ağlarımızda gördük.

Savunmada ise Semih - Dany ikilisi iyiydi. Eboue işin ofansif kısmında bugün çok başarılıydı. Hamit'le beraber oynamaya alıştıkça çok daha iyi olacaktır. Hakan Balta ise önünde Emre Çolak gibi pozisyonuna alışık olmayan bir oyuncuyla oynamanın dezavantajlarını yaşıyor. Zaten oyununu Eboue gibi ofansif olarak değil defansif olarak anlamlandırdığı için O'nu bu açıdan değerlendirmek doğru olmaz. Savunma açısından ise görevini yaptığını söylemek boynumuzun borcu.

Orta sahaya gelecek olursak Melo ve Hamit'in yükselen kondisyonuyla biraz daha toparlanmış bir görüntümüz var. Yine Melo'nun dönüşüyle doğru orantılı olarak Selçuk daha fazla ofansif sorumluluk alır hale gelmiş. Ancak Emre Çolak, Beşiktaş maçından sonra Bursaspor'a karşı beni hayal kırıklığına uğrattı. Sırf tribünden alkış alabilmek için etrafında müsait pozisyonda bulunan takım arkadaşlarına değil de gerideki bir oyuncuya topuk pası vermeye çalışması dikkatimi çeken negatif detaylardan biriydi. Ki bunu maç içinde birkaç kez denemiş olması negatif etkinin aklımda daha da fazla yer etmesine sebep oldu. 

Hücumda ise Elmander, bu performansıyla milli maçların dönüşünde formayı Burak'a kaptırabilir. Umut, bugün yine golünü attı. Burak ise oyuna girdikten sonra etkiliydi. Fırsat bulduğunda golünü de attı ve rahatladı. Yalnız oyununa henüz çeşitlilik katabilmiş değil. Sadece Selçuk, Hamit, Amrabat, Melo gibi oyuncuların önüne atacağı toplara koşu yaparak Galatasaray'ın santraforu olunmaz. O'da bunun farkında ancak istenen seviyeye gelmesi biraz zaman alacaktır. 

3 yorum:

  1. konuyla ilgisi yok ama blogunuzun sağına bizi twitterdan takip edin butonunu nasıl koyduğunuzu söyler misiniz?

    YanıtlaSil
  2. ve yazınızın altına bunlarda ilginizi çekebilir kısmını nasıl koyduğunuzu söylerseniz sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Twitter takip butonu için:

      http://twitter.com/about/resources/buttons#follow linkine gidip hesabınıza ve sitenize uygun ayarları yapıp kodu yapıştırmak yeterli olacaktır.

      Bunlarda ilginizi çekebilir için:

      O kısmın altında bulunan LinkedWithin linkine tıkladıktan sonra sağ kısımda doldurulması gereken bir kutucuk var. Gerekli bilgileri doldurduktan sonra açılan sayfadan install widget linkine tıklamalısınız. En son açılan sayfada widget ekle linkine tıkladıktan sonra admin panelinden güncelleme yaptığınızda istediğinizi elde etmiş olacaksınız.

      Sil

About